8 Haziran 2011 Çarşamba

BİZ NE YAPTIK, NE YAZDIK?(DİNLERARASI DİYALOG)

BİZ NE YAPTIK, NE YAZDIK?



Prof. Dr. Haydar Baş'tan sakınılan ama Papa'ya sunulan, bana göre son derece talihsiz, kimilerine göre sayısız "hikmet" içeren mektup Türkiye'de bir çok şeyin de adeta start düdüğü oldu. Mektup sonrası Türkiye'de "Dinlerarası Diyalog" çalışmaları daha da yoğunlaştı.
İçlerinde çok tuhaf Türkiye haritaları bulunan ve bu haritalarda vilayet ve bölgelerin isimlerinin Latince yazıldığı incil satışlarında patlamalar yaşandı.
Misyonerlik faaliyetleri gemi azıya aldı.
İslam hakkında herkes ahkam kesmeye başladı. Bol hahamlı, papazlı, kardinalli sempozyumlar organize edildi.
"Benim dinim son dindir iddiası en büyük dinsizliktir" gibi korkunç mantıklar yürütülmeye başlandı.
Urfa'da yapılan sempozyumda, ki, Urfa'nın Haçlı ordusu için özel bir anlamı var, "Müslüman" bir kadın Hıristiyan bir erkekle haham, papaz ve müftü üçlüsü önünde nikahlandırıldı. Halbuki bu sadece bir mizansendi. Çünkü söz konusu çift yıllardır zaten evliydi.
Aynı günler damat Lester'in; "Şehadet getirerek hem Hıristiyan, hem de Müslüman olduğunu" Zaman Gazetesi'nde okuduk.
(Bkz., 14-17 Nisan 2000 tarihli Zaman Gazetesi)

Fethullah Gülen Beyin manevi himayeleriyle kurulan Zaman Gazetesi'nin büyük bir övünçle verdiği bu haberin vuku bulduğu organizeyi, yine sayın Gülen'in fahri başkanı olduğu "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı" organize etmişti.
Biz bunları eleştirmiş ve hem dini bütünlüğümüz, hem de milli bütünlüğümüz için ne denli tehlike arz ettiğini yazmıştık.
Bugün meydanlarda ve medyada ben "değiştim" diyen sayın Recep Tayyip Erdoğan da Belediye Başkanı olduğu dönemlerde, belediye kasasından ve belediye tesislerinden bu diyalog çalışmalarına katkıda bulunuyordu.
Aynı sihirli kelime "Değişim" o yıllar Zaman Gazetesi'nde de kendisini gösteriyordu.
Bizim gibi, herkesi hayrete düşüren bu değişimi sorguladık biz. Yoksa sayın Gülen'e veya bir başkasına hakaret etmedik.
Girişte ancak birkaç misal verebildiğim büyük bir değişim süreci yaşandı bu kadroda. Değişim öncesi ne diyorlardı ve değişim sonrası ne demeye başladılar, her iki evreden de tarihleriyle beraber örnekler verdik. Bizim kadar, başkalarının da cevaplanmasını isteyeceği bu değişimin sebebi şu ana kadar açıklanmadı.
Açıklama yapmak şöyle dursun "niye böyle değiştiniz?" diye kendilerine soranlara da siz bizi kıskanıyorsunuz, bizi çekemiyorsunuz, yaptığımız çalışmalar sizi çatlatıyor... şeklinde karşılık verdiler. Bu ithamlara maruz kalanlarız bizler.
O günlerde sorduk yine soruyoruz:
a- Bu dillere destan değişim öncesi sizin aleyhinizde herhangi bir beyanımız oldu mu?
b- Sizi eleştiren, "hoca efendinizi" tenkit eden, suçlayan bir yazımızı, bir konuşmamızı belgeleyebilir misiniz?

c- Eğer böyle bir yazıyı belgelerseniz, şu ana kadar yaptığımız bütün haklı eleştirilerden vazgeçeceğiz ve taassup ettiğimizi, sizi kıskandığımızı peşinen kabul edecek ve sizlerden özür dileyeceğiz.

d- Tam aksine, muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın yaptığı "Haftanın Sohbeti" programında bu değişim öncesi, yaptığınız hizmetlerden övgü ile bahsettiğini benim gibi herkes hatırlamaktadır.

e- Bizler aynı değişim sürecini yaşayan herkese aynı şekilde gereken ikazlarımızı yapmışız. Değişim öncesi yayın organlarımızda makalelerini yayımladığımız "çıplak uyarıcı" buna başka bir misaldir.

f- Her iki dönemde de Sahibi ve Genel Yayın Müdürü aynı olan bir gazete bu denli nasıl değişir, dün kara dediğine daha sonra nasıl ak der? Farklı din mensupları önceleri toplantılarını takip etmeye müsaade etmedikleri yayın organına daha sonra nasıl özel açıklamalarda bulunabiliyor? Bunu şaşkınlıkla karşılamak niye suç oluyor ki?

g- Bir dönem ihanetle ve küfürle suçladığınız kişilerle daha sonra "Amentüde/imanda birliği" nasıl ilan edebiliyorsunuz? Önceden yerin dibine batırmaya çalıştığınız bu insanları daha sonra göğe çıkarma gayretleriniz neyin karşılığı? Öncesi niye öyle, sonrası niye böyle? Bunun sebep veya sebeplerini açıklamanız gerekirken size Müslüman olarak ikaz vazifesini yapanlara bir takım basit ithamlarda bulunmaya kalkışmanız niye?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder