"Çuval geçirme" olayı, AKP tarafından, önceden biliniyor muydu?
Vatan Gazetesi'nden Can ATAKLI, ERBAKAN'a en yakın isimlerden olan, Ahmet AKGÜL'ün kitabında yer alan, 'Çuval olayı' ile ilgili, ilginç açıklamalarda bulunuyordu:
Piyasada satılan bir kitapta diyor ki 'ERDOĞAN ve GÜL, tezkerenin geçmesinde, kendilerine destek olmayan, Silâhlı Kuvvetler'i, cezalandırmak için, Amerika'dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da, Türk subay ve askerlerinin başına, çuval geçirdiler.'
Ahmet AKGÜL isimli, Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına, çuval geçirilmesinden sonra, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın, istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak, asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı, Amerika, ERDOĞAN ve GÜL'ü kaçıracaktı."
Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı, çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail'den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim.
Ancak, daha sonra bunun bir kitaptan alındığını, fark ettim. Kitabın adı 'AKP İntihara Gidiyor.' Yazarı Ahmet AKGÜL. Kitap bu yıl yazılıp basılmış (2007), yani çok yeni.
Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada, yüze yakın e-mail aldım, aynı alıntıyı içeren.
Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet AKGÜL, İslâmî kökenden geliyor. Necmettin ERBAKAN'ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş'ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış.
Gelelim kitabın 278 ve 279'uncu sayfalarından yapılan alıntıya. Yazar burada ismini vermediği bir AKP'li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar, inanılır gibi değil. Çünkü, AKP'li danışman, Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının, bizzat Başbakan ERDOĞAN ve yardımcısı Abdullah GÜL tarafından bilindiğini, hatta bunun için, Amerikalıların teşvik edildiğini, ileri sürüyor. Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde, hükümete yardımcı olmayan, Genelkurmay'ın cezalandırılması.
Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım. Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktarmak istiyorum:
AKP'yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip ERDOĞAN'ın, özel önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. 'Hayrola, işleriniz iyi gitmiyor galiba!' dedim.
- AKP'li: Tezkere krizinde oldu, ne olduysa; büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.
- Katılmıyorum, EDELMAN'ın YSK'ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde, daha AKP kurulmadan önce, verilen sözler, sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten, gerçek anlamda bir olur almadan, küreyi yerinden oynatacak, kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı.
Bu durum AKP'yi bitirdi.
- AKP'li: Hayır, bizi ÖZKÖK Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde, ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; 'İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız.' dediler.
- Ama zaten, siz orduya sormadan, informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata, o değil mi?
- AKP'li: Tamam, her türlü garantiyi ve tavizi verdik; ama ABD'nin Doğu ve Güneydoğu'ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere, Türkiye'yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.
- Ama, ABD'lilere bu garantiyi, AKP'nin kurulması aşamasında verdiniz.
- AKP'li: Evet, çok yanlış yaptık.
- Peki o halde, ÖZKÖK Paşa'nın ve Paşaların suçu ne?
- AKP'li: Onlar diyebilirlerdi ki; 'Tezkerenin çıkmasına karşıyız.' Ancak, asker kararı bize bıraktı!
- Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?
- AKP'li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP'ye kesti ABD'liler. Asker, 'tezkereye karşıyız' deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK, karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!
- ÖZKÖK Paşa ve Paşalar, size, tezkere çıkarmayın demedi mi?
- AKP'li: Hayır demedi; ama cesaret edemedik!
- Ama ceza olarak, ABD, Türk askerlerinin başına, çuval geçirdi!
- AKP'li: Yahu o olayı hiç sorma. O WOLFOWİTZ'in halt yemesi. Bizimkiler (AKP'liler), 'tezkerenin öcünü, TSK'den alalım.' diye, ona akıl vermiş!
- Yoksa, sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul'da iki işadamı, WOLFOWİTZ''e asıl suçlu, AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika'ya söz verdiği gibi, AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK'yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?
- AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, WOLFOWİTZ, Türk ordusunu, bizimkilerin teklifi üzerine, cezalandırmaya karar verdi.
- Tek başına mı?
- AKP'li: Yok canım, Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'le paylaşıldı, onlar da 'olur' dediler.
- Yani WOLFOWİTZ'in, ABD'nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul'daki iki işadamının 'Türk ordusunu cezalandırma önerisine' Tayyip ERDOĞAN ve GÜL, ya da Eş Genel Başkanlar 'Evet' mi dedi?
- AKP'li: Maalesef öyle! Tayyip ile GÜL'ün gezileri bu plâna göre ayarlandı. O gün, Tayyip ERDOĞAN Rize'de, GÜL de, Kayseri'de olacaktı. Çok ters bir şey olursa, ikisi, ABD'liler tarafından alınacaktı. Bu planı WOLFOWİTZ hazırlamıştı.
- Ne tür bir terslik bekliyordunuz?
- AKP'li: Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'e yönelik, askeri bir hareket olabilir diye düşündük.
- Yani AKP üst yönetimi, AKP'nin yıldız danışmanı ve İstanbul'daki iki işadamı, Türk askerlerinin başına, çuval geçirileceğini biliyor muydu?
- AKP'li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de, emekli bir Paşa biliyordu.
- Hiçbir kimse çıkıpda Tayyip ve GÜL'e, bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?
- AKP'li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!
- Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?
- AKP'li: Biz değil, WOLFOWİTZ, öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı ÖZKÖK ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekâtın nöbetçisi BÜYÜKANIT'ın, istifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün, paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı.
- Kimdi?
- AKP'li: Onu söylemem."
Yukarıdaki iddiaların sahibine bugüne kadar dava açılamamış olması oldukça garipti.
Çuval olayında Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Ankara'da yoktu.
Abdullah GÜL, çuval hadisesi sırasında Kayseri'ye gitmişti. ABD'yi savunuyor ve "Büyük devletler özür dilemez" diyordu.
Recep Tayyip ERDOĞAN ise, bu olaylar sonucunda, Amerika'ya nota verilmesini isteyenlere; "Ne notası, müzik notası mı" diyerek bu korkunç olayı alaya alıyordu.
Tayyip ERDOĞAN, PKK'ya mayın satarak, binlerce askerimizin şehit olmasına, sakat kalmasına yol açan İtalya'yı, uyarması gerekirken; başkanına "Dostum Silvio" diye hitap ediyor, kızının düğününde nikâh şahidi olmasını sağlıyor, oğlunun düğününde, gelinini öptürüyordu.
Ancak, yukarıdaki satırların değerlendirilmesinde, ERDOĞAN ve Hükümeti'ne, dönemin Genel Kurmay Başkanı'nın verdiği açık desteğin örtülmesi için, yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde, kamuoyunun yanıltıldığına dair iddialar da gözardı edilmemelidir. ÖZKÖK dönemine ilişkin, ileride kamuoyuna yansıyacak bilgiler, AKP'nin, destekçilerin netleşmesine yardımcı olacaktır.
Ergün POYRAZ, Musa'nın AKP'si, kitabından
Vatan Gazetesi'nden Can ATAKLI, ERBAKAN'a en yakın isimlerden olan, Ahmet AKGÜL'ün kitabında yer alan, 'Çuval olayı' ile ilgili, ilginç açıklamalarda bulunuyordu:
Piyasada satılan bir kitapta diyor ki 'ERDOĞAN ve GÜL, tezkerenin geçmesinde, kendilerine destek olmayan, Silâhlı Kuvvetler'i, cezalandırmak için, Amerika'dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da, Türk subay ve askerlerinin başına, çuval geçirdiler.'
Ahmet AKGÜL isimli, Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına, çuval geçirilmesinden sonra, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın, istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak, asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı, Amerika, ERDOĞAN ve GÜL'ü kaçıracaktı."
Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı, çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail'den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim.
Ancak, daha sonra bunun bir kitaptan alındığını, fark ettim. Kitabın adı 'AKP İntihara Gidiyor.' Yazarı Ahmet AKGÜL. Kitap bu yıl yazılıp basılmış (2007), yani çok yeni.
Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada, yüze yakın e-mail aldım, aynı alıntıyı içeren.
Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet AKGÜL, İslâmî kökenden geliyor. Necmettin ERBAKAN'ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş'ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış.
Gelelim kitabın 278 ve 279'uncu sayfalarından yapılan alıntıya. Yazar burada ismini vermediği bir AKP'li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar, inanılır gibi değil. Çünkü, AKP'li danışman, Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının, bizzat Başbakan ERDOĞAN ve yardımcısı Abdullah GÜL tarafından bilindiğini, hatta bunun için, Amerikalıların teşvik edildiğini, ileri sürüyor. Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde, hükümete yardımcı olmayan, Genelkurmay'ın cezalandırılması.
Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım. Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktarmak istiyorum:
AKP'yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip ERDOĞAN'ın, özel önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. 'Hayrola, işleriniz iyi gitmiyor galiba!' dedim.
- AKP'li: Tezkere krizinde oldu, ne olduysa; büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.
- Katılmıyorum, EDELMAN'ın YSK'ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde, daha AKP kurulmadan önce, verilen sözler, sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten, gerçek anlamda bir olur almadan, küreyi yerinden oynatacak, kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı.
Bu durum AKP'yi bitirdi.
- AKP'li: Hayır, bizi ÖZKÖK Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde, ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; 'İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız.' dediler.
- Ama zaten, siz orduya sormadan, informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata, o değil mi?
- AKP'li: Tamam, her türlü garantiyi ve tavizi verdik; ama ABD'nin Doğu ve Güneydoğu'ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere, Türkiye'yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.
- Ama, ABD'lilere bu garantiyi, AKP'nin kurulması aşamasında verdiniz.
- AKP'li: Evet, çok yanlış yaptık.
- Peki o halde, ÖZKÖK Paşa'nın ve Paşaların suçu ne?
- AKP'li: Onlar diyebilirlerdi ki; 'Tezkerenin çıkmasına karşıyız.' Ancak, asker kararı bize bıraktı!
- Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?
- AKP'li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP'ye kesti ABD'liler. Asker, 'tezkereye karşıyız' deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK, karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!
- ÖZKÖK Paşa ve Paşalar, size, tezkere çıkarmayın demedi mi?
- AKP'li: Hayır demedi; ama cesaret edemedik!
- Ama ceza olarak, ABD, Türk askerlerinin başına, çuval geçirdi!
- AKP'li: Yahu o olayı hiç sorma. O WOLFOWİTZ'in halt yemesi. Bizimkiler (AKP'liler), 'tezkerenin öcünü, TSK'den alalım.' diye, ona akıl vermiş!
- Yoksa, sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul'da iki işadamı, WOLFOWİTZ''e asıl suçlu, AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika'ya söz verdiği gibi, AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK'yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?
- AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, WOLFOWİTZ, Türk ordusunu, bizimkilerin teklifi üzerine, cezalandırmaya karar verdi.
- Tek başına mı?
- AKP'li: Yok canım, Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'le paylaşıldı, onlar da 'olur' dediler.
- Yani WOLFOWİTZ'in, ABD'nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul'daki iki işadamının 'Türk ordusunu cezalandırma önerisine' Tayyip ERDOĞAN ve GÜL, ya da Eş Genel Başkanlar 'Evet' mi dedi?
- AKP'li: Maalesef öyle! Tayyip ile GÜL'ün gezileri bu plâna göre ayarlandı. O gün, Tayyip ERDOĞAN Rize'de, GÜL de, Kayseri'de olacaktı. Çok ters bir şey olursa, ikisi, ABD'liler tarafından alınacaktı. Bu planı WOLFOWİTZ hazırlamıştı.
- Ne tür bir terslik bekliyordunuz?
- AKP'li: Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'e yönelik, askeri bir hareket olabilir diye düşündük.
- Yani AKP üst yönetimi, AKP'nin yıldız danışmanı ve İstanbul'daki iki işadamı, Türk askerlerinin başına, çuval geçirileceğini biliyor muydu?
- AKP'li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de, emekli bir Paşa biliyordu.
- Hiçbir kimse çıkıpda Tayyip ve GÜL'e, bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?
- AKP'li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!
- Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?
- AKP'li: Biz değil, WOLFOWİTZ, öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı ÖZKÖK ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekâtın nöbetçisi BÜYÜKANIT'ın, istifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün, paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı.
- Kimdi?
- AKP'li: Onu söylemem."
Yukarıdaki iddiaların sahibine bugüne kadar dava açılamamış olması oldukça garipti.
Çuval olayında Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Ankara'da yoktu.
Abdullah GÜL, çuval hadisesi sırasında Kayseri'ye gitmişti. ABD'yi savunuyor ve "Büyük devletler özür dilemez" diyordu.
Recep Tayyip ERDOĞAN ise, bu olaylar sonucunda, Amerika'ya nota verilmesini isteyenlere; "Ne notası, müzik notası mı" diyerek bu korkunç olayı alaya alıyordu.
Tayyip ERDOĞAN, PKK'ya mayın satarak, binlerce askerimizin şehit olmasına, sakat kalmasına yol açan İtalya'yı, uyarması gerekirken; başkanına "Dostum Silvio" diye hitap ediyor, kızının düğününde nikâh şahidi olmasını sağlıyor, oğlunun düğününde, gelinini öptürüyordu.
Ancak, yukarıdaki satırların değerlendirilmesinde, ERDOĞAN ve Hükümeti'ne, dönemin Genel Kurmay Başkanı'nın verdiği açık desteğin örtülmesi için, yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde, kamuoyunun yanıltıldığına dair iddialar da gözardı edilmemelidir. ÖZKÖK dönemine ilişkin, ileride kamuoyuna yansıyacak bilgiler, AKP'nin, destekçilerin netleşmesine yardımcı olacaktır.
Ergün POYRAZ, Musa'nın AKP'si, kitabından
"Çuval Geçirme" olayı, AKP tarafından, önceden biliniyor muydu? Vatan Gazetesi'nden Can ATAKLI, ERBAKAN'a en yakın isimlerden olan, Ahmet AKGÜL'ün kitabında yer alan, 'Çuval olayı' ile ilgili, ilginç açıklamalarda bulunuyordu: Piyasada satılan bir kitapta diyor ki 'ERDOĞAN ve GÜL, tezkerenin geçmesinde, kendilerine destek olmayan, Silâhlı Kuvvetler'i, cezalandırmak için, Amerika'dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da, Türk subay ve askerlerinin başına, çuval geçirdiler.' Ahmet AKGÜL isimli, Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına, çuval geçirilmesinden sonra, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın, istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak, asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı, Amerika, ERDOĞAN ve GÜL'ü kaçıracaktı." Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı, çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail'den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim. Ancak, daha sonra bunun bir kitaptan alındığını, fark ettim. Kitabın adı 'AKP İntihara Gidiyor.' Yazarı Ahmet AKGÜL. Kitap bu yıl yazılıp basılmış (2007), yani çok yeni. Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada, yüze yakın e-mail aldım, aynı alıntıyı içeren. Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet AKGÜL, İslâmî kökenden geliyor. Necmettin ERBAKAN'ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş'ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış. Gelelim kitabın 278 ve 279'uncu sayfalarından yapılan alıntıya. Yazar burada ismini vermediği bir AKP'li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar, inanılır gibi değil. Çünkü, AKP'li danışman, Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının, bizzat Başbakan ERDOĞAN ve yardımcısı Abdullah GÜL tarafından bilindiğini, hatta bunun için, Amerikalıların teşvik edildiğini, ileri sürüyor. Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde, hükümete yardımcı olmayan, Genelkurmay'ın cezalandırılması. Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım. Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktarmak istiyorum: AKP'yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip ERDOĞAN'ın, özel önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. 'Hayrola, işleriniz iyi gitmiyor galiba!' dedim. - AKP'li: Tezkere krizinde oldu, ne olduysa; büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz. - Katılmıyorum, EDELMAN'ın YSK'ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde, daha AKP kurulmadan önce, verilen sözler, sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten, gerçek anlamda bir olur almadan, küreyi yerinden oynatacak, kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı. Bu durum AKP'yi bitirdi. - AKP'li: Hayır, bizi ÖZKÖK Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde, ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; 'İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız.' dediler. - Ama zaten, siz orduya sormadan, informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata, o değil mi? - AKP'li: Tamam, her türlü garantiyi ve tavizi verdik; ama ABD'nin Doğu ve Güneydoğu'ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere, Türkiye'yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık. - Ama, ABD'lilere bu garantiyi, AKP'nin kurulması aşamasında verdiniz. - AKP'li: Evet, çok yanlış yaptık. - Peki o halde, ÖZKÖK Paşa'nın ve Paşaların suçu ne? - AKP'li: Onlar diyebilirlerdi ki; 'Tezkerenin çıkmasına karşıyız.' Ancak, asker kararı bize bıraktı! - Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı? - AKP'li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP'ye kesti ABD'liler. Asker, 'tezkereye karşıyız' deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK, karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık! - ÖZKÖK Paşa ve Paşalar, size, tezkere çıkarmayın demedi mi? - AKP'li: Hayır demedi; ama cesaret edemedik! - Ama ceza olarak, ABD, Türk askerlerinin başına, çuval geçirdi! - AKP'li: Yahu o olayı hiç sorma. O WOLFOWİTZ'in halt yemesi. Bizimkiler (AKP'liler), 'tezkerenin öcünü, TSK'den alalım.' diye, ona akıl vermiş! - Yoksa, sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul'da iki işadamı, WOLFOWİTZ''e asıl suçlu, AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika'ya söz verdiği gibi, AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK'yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi? - AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, WOLFOWİTZ, Türk ordusunu, bizimkilerin teklifi üzerine, cezalandırmaya karar verdi. - Tek başına mı? - AKP'li: Yok canım, Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'le paylaşıldı, onlar da 'olur' dediler. - Yani WOLFOWİTZ'in, ABD'nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul'daki iki işadamının 'Türk ordusunu cezalandırma önerisine' Tayyip ERDOĞAN ve GÜL, ya da Eş Genel Başkanlar 'Evet' mi dedi? - AKP'li: Maalesef öyle! Tayyip ile GÜL'ün gezileri bu plâna göre ayarlandı. O gün, Tayyip ERDOĞAN Rize'de, GÜL de, Kayseri'de olacaktı. Çok ters bir şey olursa, ikisi, ABD'liler tarafından alınacaktı. Bu planı WOLFOWİTZ hazırlamıştı. - Ne tür bir terslik bekliyordunuz? - AKP'li: Tayyip ERDOĞAN ve GÜL'e yönelik, askeri bir hareket olabilir diye düşündük. - Yani AKP üst yönetimi, AKP'nin yıldız danışmanı ve İstanbul'daki iki işadamı, Türk askerlerinin başına, çuval geçirileceğini biliyor muydu? - AKP'li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de, emekli bir Paşa biliyordu. - Hiçbir kimse çıkıpda Tayyip ve GÜL'e, bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi? - AKP'li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk! - Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz? - AKP'li: Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekâtın nöbetçisi Büyükanıt'ın istifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı. - Kimdi? - AKP'li: Onu söylemem." Yukarıdaki iddiaların sahibine bugüne kadar dava açılamamış olması oldukça garipti. Çuval olayında Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Ankara'da yoktu. Abdullah Gül, çuval hadisesi sırasında Kayseri'ye gitmişti. ABD'yi savunuyor ve "Büyük devletler özür dilemez" diyordu. Recep Tayyip Erdoğan ise, bu olaylar sonucunda Amerika'ya nota verilmesini isteyenlere; "Ne notası, müzik notası mı" diyerek bu korkunç olayı alaya alıyordu. Tayyip Erdoğan, PKK'ya mayın satarak, binlerce askerimizin şehit olmasına sakat kalmasına yol açan İtalya'yı uyarması gerekirken, başkanına "Dostum Silvio" diye hitap ediyor, kızının düğününde nikâh şahidi olmasını sağlıyor, oğlunun düğününde gelinini öptürüyordu. Ancak, yukardaki satırların değerlendirilmesinde, Erdoğan ve Hükümeti'ne dönemin Genel Kurmay Başkanı'nın verdiği açık desteğin örtülmesi için yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde kamuoyunun yanıltıldığına dair iddialar da gözardı edilmemelidir. Özkök dönemine ilişkin ileride kamuoyuna yansıyacak bilgiler, AKP'nin destekçilerin netleşmesine yardımcı olacaktır. Ergün POYRAZ, Musa'nın AKP'si kitabından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder